Eski Foça Günü Birlik Turu
Bilgiler
Harita Konumu
Eski Foça Turu
Sabah saat 07:30 civarı didim'den ayrılıyoruz önce selçukta köy kahvatı molası ardından izmir üzerinden eski foça'a varıyoruz, ilk duragımız yel değirmenleri
akabinde Foça ilçe merkezine iniyoruz, ilçe balık ile gicimini yoğunluk sağladıgından koyun bitimnde bir balıkcı teknesi ile heykeleştirimiş ve ilçenin sembolü haline gemiş, sonra merzede serbest zaman veriyoruz,serbest zmanadan sonra buluşup öğle yemegimizi alıyoruz,
ilçede bulunan önemli yapıları gezip tutumuzu sonladıryoruz.
Foça Hakkında
ADALAR
Foça önlerinde yer alan, altı adet ıssız ada bulunmaktadır. Bunlar; Orak (93 ha), İncir (18 ha), Fener (14 ha), Atatürk (5 ha), Kartdere (2 ha) ve Metelik (1,5 ha) adalarıdır.
Orak Adası'nın güney kıyısında uzun bir çakıllı kumsal; Orak, Atatürk ve Kartdere'de 80 m yüksekliğe ulaşan dik yarlar bulunur. Adalar genelde otsu, çalımsı bitkiler ve makiyle kaplıdır. İncir Adası'nın kuzey kıyılarında küçük bir çam ormanı, Fener Adası'nda ise kaktüsle kaplı bir alan bulunur.
ATHENA TAPINAĞI
Baş tanrıça Athena’nın tahtadan heykelinin yer aldığı, İon dünyasının en eski tapınağı, bugünkü lisenin bahçesinde, körfeze ve kente hakim kayalık düzlükte yer alıyordu. Bu kayalık alanda aynı zamanda Anadolu’nun ana tanrıçası olan Kybele’de saygı görüyordu. 1993 kazıları sırasında ortaya konulan Kybele açık hava tapınağı bunu gösterir. 1952-1970 yılları arasında aralıklı olarak Ord. Prof. Dr. Ekrem AKURGAL tarafından yapılan kazılar , 1998 yılından itibaren JTI (Japan Tobacco International) Türkiye’nin desteğiyle yeniden ele alındı. Tapınağın bir podium üzerine oturduğu anlaşıldı. Kazılar halen devam etmektedir.
SURLAR VE BEŞKAPILAR KALESİ
Antik çağda kentin doğusundaki tepeler üzerinden geçen surlar, Athena Tapınağının bulunduğu yarımadayı da kuşatıyordu. Hem antik hem de onun üzerinde bulunan bugünkü Foça bu surların çevrelediği alanın içerisinde kalmaktadır. Ortaçağdan kalma, şehrin etrafını çevreleyen surların en iyi korunmuş bölümleri, yarımada üzerindeki Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait onarımlardır. Şimdi kısmen tahrip olmuş mazgallı ve kuleli bir surdur. Yan yana dizili beş kapı bulunan bölümü şehre giriş için kullanılırdı. Beşkapılar yöresindeki yazıta göre, Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1538-1539 yıllarında bir onarım görmüştür. Kulenin bu bölümü 1983 yılında restore edilmiştir.
FATİH CAMİ
Kentin Türk dönemine ait en önemli yapısıdır.Yapıda iki kitabe vardır.Avlu kapısındaki kitabe 1531 tarihlidir. Kitabeye göre avlu kapısı Mustafa Ağa adlı bir kişi tarafından yaptırılmıştır.Ana giriş üzerindeki kitabeye göre de Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile yeniden inşaa ettirilmiştir. Kitabelerden, camiinin Foça’nın fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılarak, 1531 yılında bir avluyla çevrelendiği, daha sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile ancak onun ölümünden sonra 1569-1570 yılında yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır. Cami günümüzde halen kullanılmaktadır.
YELDEĞİRMENLERİ ve ANATANRIÇA KUTSAL ALANI
18. veya 19. yüzyıla ait olan ve kısmen korunmuş bu üç yeldeğirmeninin bulunduğu tepenin üzerinde antik çağda Ana tanrıça'nın (Kybele) kutsal alanı bulunmaktaydı. Bu alana, tepenin güneybatısındaki kayalara oyulmuş merdivenlerle ulaşılmaktaydı. Bu çevrede kayalara oyulmuş 150 kadar adak nişi bulunmaktadır. Bu nişlerin bazıları kabartmalı olarak yapılmıştır. İçleri düz olanlara ise mermer kabartmalar konuyordu. Bu nişler, Arkaik, Klasik ve Hellenistik dönemlerde (M.Ö. 7.-l. yüzyıllar) kayalara oyulmuştur.
GEMİLER
Herodotos’a göre ilk uzun deniz yolculuğuna çıkanlar Phokaialılardır. Bu yolculuklarını yuvarlak teknelerle değil, elli kürekli gemilerle yaparlardı.
Herodotos’un bahsettiği yuvarlak tekneler, geniş bir gövde yapısına sahip yük gemileri olsa gerek. Phokaialıların kullandığı elli kürekli gemiler ise ince uzun bir gövde yapısına sahip gemilerdir. Bu gemiler İ.Ö. 8. yüzyılda yapılmaya başlanmıştır. Yunancada “Elli kürekli” anlamına gelen “Pentekonter” diye adlandırılan söz konusu gemiler 65 feet uzunluğundaydı. Her iki yanında tek kürek sırası vardı. Her sırada yirmi beş kürekçi bulunmaktaydı. Ayrıca geminin kıç kısmında iki adet dümen küreği bulunuyordu. Çoğunluğu çam ağacından yapılan bu tekneler, uzun yolculuklarda kullanılmak üzere direk ve yelkene sahipti. Pruvadan dışarı doğru çıkıntı yapan, mahmuz adı verilen yapay donanım, en önemli silahı idi. Mahmuzun tek görevi düşman gemilerinin gövdelerine delik açıp su almalarını sağlamaktı.En yüksek hızı 9.5 deniz mili olan bu gemiler Arkaik dönem içinde de hizmet vermiştir.Herodotos’un sözünü ettiği Phokaialıların elli kürekli gemileri de pentekonter olsa gerek.
AKDENİZ FOKLARI
Foklarla ilgili çalışmaları değerlendirmek ve koordinasyonu sağlamak amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığı koordinatörlüğünde 1991 yılında ulusal bir komite kurulmuş ve Ulusal Komite, ilk olarak ulusal bir strateji belirlemiş ve bu çerçevede Ulusal Stratejinin uygulama çalışmaları çerçevesinde birinci öncelikli olarak içinde bulunduğu fok popülasyonu ve Foça Belediyesi’nin konuya gösterdiği yakınlık üzerine “Foça’yı pilot bölge olarak seçmiş ve Ulusal Strateji, Foça’dan başlayarak, diğer öncelikli alanlarda da devam ettirilmesi düşünülen“ Akdeniz Foku’nun Türkiye’de Korunabilmesi için Ulusal Koruma Stratejisinin Uygulanması ve Foça Pilot Projesi başlıklı çalışma başlatılmıştır. Proje 1994 yılında tamamlanmıştır. Akdeniz Fokları ile ilgili koruma çalışmaları devam özenle devam etmektedir.
MOZAİKLER
Son dönem kazılarında Foça’da Arkaik, Klasik, Helenistik ve Roma dönemine ait yerleşim katları ortaya çıkarılmıştır. 1993 yılı kazılarında ortaya çıkarılan İ.S.4.yy. sonları 5.yy.başlarına tarihlenen Roma dönemi villasının taban mozağinin biri instütü durumunda yani yerindedir. Diğeri ise biraz ileride bulunmuştur. Bir kısmı yan taraftaki apartmanın foseptik çukuru açılırken tahrip edilmiştir. Sağlam kısmı restore edilerek yerinden kaldırılmış olup, İzmir Arkeoloji Müzesinde teşhir edilmektedir. Şu anda korunması açısından kum tabakasıyla kapanmıştır